31.05.2011

Trabzon Atatürk Köşkü



Bölümümüzün baba derslerinden Estetik dersi için Trabzon'dan mimari değeri yüksek yapılar incelememiz gerekiyordu.Bizim seçimimiz Atatürk Köşkü oldu.Onu ele aldııkk estetik açıdan inceledik.Bizim çok içimize sinen bir ödev oldu umarım birilerinin bi yerde işine yarar :)


Trabzon Atatürk Köşkü'nün Estetik Açıdan İncelemesinin bulunduğu word dosyasına ulaşmak içinn  tıktık :)


Küçük bir de stop motion yaptıkk :)



not: Slaytı Google Documents'e yükleyince bi şekli kaydı bişeyler oldu şaşırdım :S indirince sorunlar düzeldi ;)

22.05.2011

Ve Bir Proje Dönemi Daha Biter..

Dün saat 17 sularında "PROJE - 4" sayfasını da kapatmış olduk.Bu dönem nasıl bitti,o projeyi nasıl yaptım,bu dönem kendim için ne yaptım,okul için ne yaptım,sevdiklerim için ne yaptım hiç ama hiç bilmiyorum.Çok boş ve hiç zevk vermeyen bir projeydi.Mecburiyetti.İşkenceydi hatta.Hele de son 1 hafta.Hatırlamak istemediğim bi zaman dilimi kendisi.O kadar saat uykusuz kal,hiç durmadan maket yap çizim yap boyama yap yinede yetişmesin adamı sinir etsin bi dönemin boşa gitsin.ooof oof :( Projemin bitmiş halinin resmini çekmeye bile zamanım yoktu o derece :S hele teslim saatinin bitmesine 10 dk kala sınıftan "peligom nerde?!!" , "maket bıçağımı kim aldı?!!" , "işin yoksa gel bana yardım et!!" çığlıkları inanın görülmeye değerdi.Bu kadar eziyet çekmemize,millet gezerken (Ajda Pekkan'la koparken mesela :( ) projeyle uğraşmamıza ,hayatımdan bıkıp usanmama rağmen iç mimarlığı seviyorum arkadaş.. çok tuhaf ama öyle..


Bu arada..Son zamanlarda yaptığım en güzel şey bu sanırım :)

19.02.2011

Kariyer,staj,para durumları üzerine :)

  Herkese merhaba :) Tam anlamıyla okul hayatı yeniden başladı ve yoğun bir dönem bizi  bekliyor yine. Şaka gibi ama 4. döneme geldik bile .Yeni dönem yeni proje derken üniversite hayatı da büyük bir hızla geçiyor.

  Kariyer, staj işleri aklımız da hala soru işareti.Bu yaz zorunlu olarak yapacagımız 30 günlük bir staj var.Bildiğiniz gibi bu dönemlerde staj ayarlamak lazım. İyi bir staj tecrübesi de kariyer için oldukça önemli.

  Önümüze çıkan her imkanı değerlendirmek gerektiğini düşünerek her buldugumuz konferans ,etkinlik vb. olaya atlar olduk . Hatta bugün kendi mesleğimizle pek alakalı olmadığını düşünerek  bir seminere katıldık.’Özlem Denizmen ile Para Durumu. ‘İsminden anlaşıldığı gibi baya ekonomi sohbeti filan sandık,ne işimiz var orada demedik değil hani. Bir de kocaman salonun %70’ ini İibf öğrencileri oluşturuyordu.Yani konu finans,para olunca gayet normal dedik ,biz yanlış yerdeyiz.:) Ama ekonomiden daha çok  para harcama,yatırım yapma,geleceğe birikim yapma,kişisel bütçe oluşturmak ve geleceği planlamak üzerine hoş bir sohbetti.Özlem Denizmen zaten bu işin eğitimini almış bu konuda yetkin bir  kişi.Cnbc-e  gündüz saatlerindeki ekonomi  haber kuşağını takip ediyorsanız  zaten tanıyorsunuzdur.Sadece tv programı  değil ayrıca radyo programı da var;gazete ve dergilerde de yazıyormuş Özlem Hanım.Şahsen gazetelerdeki ekonomi sayfalarını hızla geçen bir insan olarak Cnbc-e’yi sadece dizileri için izlerim. Ama bugün gördüm ki Özlem Hanım, ekonomiyi eğlenceli bir dille ele alıyor. Bize ekonomi hakkında bilmediğimiz gerçekleri farklı ve akılda kalır bir yolla anlatıyor. Bu konuda gerçekten  fark yaratmış. : )

 Neler öğrendin derseniz eğer?
Geleceğe yatırım amaçlı şimdiden çok şey yapıp paşalar gibi yaşayabiliyormuşuz aslında bunu öğrendim ben en başta.Daha sonra yaptığımız fazla harcamalardan nasıl kurtulabiliriz ? Bu gerçekten bizim için iyi oldu çünkü gereksiz harcama yapmayı çok seven insanlarız biz : ) Yatırım amaçlı neler yapabiliriz?Para nasıl biriktirilir? Bunun gibi birçok soruya yanıt bulduk.Kısacası bizim açımızdan yararlı bir seminer oldu..Hem de sadece finans tabanlı meslekler için değil para kullanan herkes içinmiş meğerse bu seminer ,onu öğrendik .
 Ve en önemlisi gelecek planlaması.Bu sıralar kariyer konuları hakkında baya kafa patlattığımızı  düşünecek olursak hedeflerimize giden yolda hayal ettiklerimiz neden gerçek olmasın ki dedirtti bu seminer.’Sadece hayal et,büyük düşün ,fark yarat.’
                                                                                                     


                                                                                                                        Sevgiyle kalın :)
                                                                                                                                 Ecem 
                          

12.02.2011

Hürrem tacı :P

İlk tacı tasarladıktan sonra hızımı alamadım ikinci tacı tasarladım.Yaparken aklımda bir şey yoktu öyle doğaçlama gelişti her şey.Sonunda çıkan tacın inci kısmı hürrem yüzüğüne benzeyince tasarımımın ismini hürrem tacı koydum :D



                                                                                           nunu :)

11.02.2011

Bu gidişe bi dur demek lazımdı.. :)

Hala kimliğini oturtamamış bi bloga sahibiz.Kim ne yazacağını bilemez halde.Aslında konu çoktaaaaa acaba bu bloga uyar mı, onu çizgisinden çıkarır mıyız gibi birçok soru işaretiyle herşeye tereddütle yaklaşıyoruz en azından ben öyleyim :) biz 3 arkadaş iç mimarinin yanında tam bir moda tutkunuyuz.Çok mu güzel giyiniyorsunuz kendi modanınızı kendiniz mi yaratıyorsunuz derseniz tabiki hayır (kendimize göre şık olduğumuzu düşünüyoruz orası ayrı :P) ama en azından internetin bize sunduğu en büyük nimetlerden biri olan blog dünyasının moda alanında ciddi bir takipçi olma durumumuz söz konusu :) Bizde bi mesleğimizi elimize alıp şu moda dünyasına bi el atsaydık artık blog incele incele nereye kadar dimi..Yüreğimiz tükendiii :D
Konuyu nerden nereye getirdim nasıl toparlayacağımı bilemedim şuan:) Moda bloglarının yanında takip ettiğim aksesuar bloglarını gördükçe içimde hep bi heves oluşuyor açıkçası.DIY (do it yourself) aksesuarlar falan yapıyorlar bakıyorum ulenn bende yaparım ne var bunda diyip düşünüp geçiyordum.Dün kalk nunu dedim bi dene bakalım nasıl olacak.Ve sonuç karşınızda... :)















22.01.2011

anneee bak ben içmimar oldum :)





Ne olacaksın? sorusuna bir cevabım olmuştur hep ama bu cevap hiçbir zaman tıp değildi. :D
Geçmişte sırasıyla müzik öğretmenliği,eczacılık,ingilizce öğretmenliği gibi mesleklere ilgim olmuştu ama lise hayatımın son yıllarında tasarımla ilgili bir şeyler yapmayı kafama koymuştum. 2.tercihimdi içmimar olmak..Sonuç olarak oldu da.Biraz da annemin zoruyla hani.Ama güzel oldu.:)  İyi ki içmimar olmuşum diyebiliyorum şimdi.Ve tasarımla uğraşan arkadaşlarımla konuştuğumda birçoğunun iyiki dediğini duyuyorum. Çoğu zaman hayattan bıktğımızı dile getiriyorum,günlük dilimin %60'ını off,puf nasıl olacak,yapamıyorum gibi kelimeler oluştursa da bölümümü ve bana yaşattığı sıkıntıları seviyorum..Sıkıntı bazen iyi arkadaş olabiliyor. Tabi şu an tatil modundayım,rahatım o yüzden bu kadar olumlu konuşuyor olabilirim.Tatilden sonra bu konuyu tekrar gözden geçirelim :D

Şimdi bu kadar tasarımı,bölümü öyle seviyorum böyle seviyorum diye konuştun diyorsunuzdur.Madem öyle tasarım hakkında konuşalım birazcık :)

Tasarım yapmak bazen dünyanın en zevkli işi haline gelir,eğer gerçekten keyif alarak yapıyorsanız.Bazen de en eziyetli iş haline gelir.Gecelerce düşünürsünüz proje çıkmaz,olmaz olduramazsınız,kafayı yersiniz.Geceleri bilinçaltınıza yerleşir,rüyalarınızda da  çizersiniz projeyi. Bazen tam tersi olur bi anda çıkıverir,içinize siner.
Tasarım sonsuz bir yolculuk bence. Fikirler kafanızda dolaşır ,bazen hayal ettiğinizi tam olarak yansıtırsınız ,bazen hayal ettikleriniz başka bir surete dönüşerek  hayat bulur.
Kısacası tasarım güzel şey evet ama bizim hayatımız tasarımdan ibaret değil:) Lifestaylamız böyle olabilir,günde 5 saat uyuyarak hayata devam edebiliriz  ama özünde bizde insanız be gençler  :D
                                                                                                     
                                                                  Sevgiyle kalın :)

PROJE- Balon Çocuk Kütüphanesi



Çocuk Kütüphanesi Tasarımı projesinde benim kavramım balondu.Bu kavramı seçmekteki amacım balonun çocukların hayatında vazgeçilmez bir parça olmasıydı.Projemde her alanda balonun etkisini görülmekte.İşe ilk olarak farklı boyutlardan oluşan bir balon kümesi düşünmekle başladım.Bunun üzerine eskiz çalışmaları yaptım.Bu eskizler benim projem için temel oluşturdu.Çizdiklerimden yola çıkarak çeşitli düzenlemeler yaptım ve bu birlikte duran balon bütününü taban düzleminde uygulamak istedim.Bir balon bir mekanı  temsil ediyordu.Bu mekanlar girişten itibaren birbirini takip eden bağlatılı mekanlardı.Bu bağlantıyı araya duvar,bölücü vs koymadan eylem alanlarını birbirinden ayırmak için kot farklarıyla sağladım.Balon kavramının projemde en göze çarpan etkisi dış kütlede oldu.Balonun sürekli yükselmek isteyen dinamik karakterini kütüphanemin akitivite alanı olarak kullanılan bölümünün duvarlarını gökyüzüne asimetlik ve diğer dış kabuktan ayrılıp dikkat çekecek şekilde yükselterek göstermeye çalıştım.Ve gökyüzüne yükselen bu balonun iplerini tüm kütlemi saracak şekilde yerleştirdim.Bu ipler büyük kütleden çıkıyor ama ondan kopmuyordu.İç mekana gelecek olursak  burada da balonun etkilerini büyük ölçüde görebiliriz.Kitaplık tasarımımı yine birlikte duran balon bütününden yola çıkarak yaptım.Bunu yaparken çocukların ergonomisine uygun olacak boyutta olmasına dikkat ettim.Kütüphanemin içine çocukların içine oturup kitap okuyabilecekleri,faaliyet yapabilecekleri daire şeklinde oturma elemanları koydum.Danışma alanının arkada kısmında ki vestiyer dolaplarını da yine bu oturma elemanlarının biçiminde yerleştirdim.Ve bu kadar balon kavramıyla iç içe olmuşken kütüphanemin adını "BALON Çocuk Kütüphanesi" olarak seçtim.Bununla ilgili bir logo çalışması yapıp dış kütlemin asimetrik kısmına yerleştirdim.Böylece projem son halini almış oldu.

Sonuç :)




Nerdeeen nereye geldim diye bakacak olursak.. 

bunlar eskizlerimi ayaklandırdığım çalışma maketlerim



Ve proje hocam en sondaki maketi seçerek geliştirmemi söyledi...




Bir sonraki derste bu dairelerin boyutlarını ve yerleriyle oynamam gerektiğini söyledi..
(mekanın taban kotları bu daireler)


Taban kotları yerleşmişti ama kütlemin bi kabuğu yoktu.Bir sürü deneme sonrasında maketimin kabuğu oluştu :)








Kabuğun geliştirilmiş hali (halleri desem daha doğru olur :) 




vee sonuç :)






Bu da sunum paftam









Vee bunlarda planım ve kesitlerim.Kolaj yaptırmışlardı :)


 Bu benim için çook değerli bir proje.Proje hocamın bana kattığı şeyler o kadar fazla ki.Umarım ilerde onun gibi bir içmimar olurum...









21.01.2011

nerden geldim içmimarlığa

Küçükken Pazar günleri yayınlanan dekorasyon programlarıyla başladı maceram.Evdeki herkesle tartışırdım hayır bu kanal duracak bunu izleyeceğiz diye.Annemler de bir iki itirazdan sonra bırakırlardı kumandayı.O programları izlerken ne hayaller kurardım.. :D Çoğu zaman beğenmezdim.Ben yapsam şöyle yapsam daha güzel olurdu diye düşünürdüm.Ama yinede program bittiğinde insanların yaşadığı mutlulukla mutlu olurdum.Çocuklar yatak odalarına koşardı ya hani  oyuncaklarını ellerine alırlardı anneler elleri ağızlarında ağlamaklı olurlardı babalarda pek tepki olmazdı orda “çok mutluyuz iyi ki geldiniz hayatımızı değiştirdiniz” tarzında formalite konuşmaları hep onlar yapardı falan.Yazarken bile gülüyorum gözümün önüne gelen sahneye :D

Dekorasyon programlarının yanına zamanla dekorasyon dergileri eşlik etti.Elime alıp heyecanla eve koşuşturmamın heyecanını hala şuan bile duyumsayabiliyorum J Eve gelince kendime güzel bi köşe hazırlayıp sahlepimi de yanıma alırdım hatta belki yumuşak bi battaniye güzel de bir müzik..(filmlerde gördüğümüz huzur sahnesi vardır ya hani onlar gibi :D ) Dergiyi açmaya kıyamazdım jelatininden düzgünce çıkarırdım.Yavaş yavaş inceleyerek okurdum sayfalarını resimlerindeki her ayrıntıyı incelerdim.Ama bir sonraki sayfada ne var diye çok merak ederdim bi süre sonra bu meraktan yorulurdum hızlı hızlı geçerdim sayfaları.Sonra o sayfalara haksızlık yaptığımı düşünüp tekrar başa dönerdim.Dergi incelemem abartısız birkaç saatimi alırdı.Sonunda kendimi çok mutlu hissederdim.bi de kendi kendime havalara girerdim nedense kendimi diğer arkadaşlarımdan başka görürdüm bu alanda :))

Şimdi hatırladım bir de İpek ongunun bir kitabı vardı.kitapta bir genç kızın nasıl olması gerektiğini anlatıyordu makyajınızı şöyle yapın,ilk görüşmenize şöyle gidin,çatalı tabağın şu tarafına koymayın aman gibi.Orada genç kızın odasını küçük dokunuşlarla nasıl değiştirebileceğini de anlatırdı.Paranızı biriktirin istediğiniz renk boyayı alın bir gün anneniz eve yokken başlayın odanızı boyamaya.annenize eve gelince sürpriz olsun(hı hı annemde öyle diyodu zaten :D ) komodininize lavanta kılıfları koyun,ampulünüze kolonya sıkın odanız güzel olsun falan fistan bir sürü öneri.Nasıl heyecanla defalarca okumuştum o kitabı.Odayı boyamak dışında (cesaret isterrrr J ) diğer dediklerini uygulamıştım hoşuma giderdi öyle küçük detaylarla uğraşmak.Velhasıl bu kocaman paragraftan çıkarmamız gereken sonuç “o zamandan belliymiş canııımm bu kızın içmimar olacağı” :P
.....
Okuduğum lise gereği “hiçbir şey olmazsam öğretmen olurum” rahatlığıyla tüm lise hayatımı gülüp eğlenerek geçirdim.Öss senesinde de çok kastığım söylenemez açıkçası.Ve geldim içmimarlığa.Benim için asıl serüven başlamış oldu.Olmam gereken yerdeydim.Kendimle ve mesleğimle gurur duyuyordum (ki hala duyuyorum). İlk önce iç mimarlık nedir bunu anlattılar bize. Bir içmimarın dekorasyon yapmadığını,işinin tasarım olduğunu öğrettiler.Buraya kadar her şey güzeldi.Yavaş yavaş dersler başladı ve öğrencilik hayatımın hatta belki de tüm iş hayatımın en büyük sorunu varı yoğu “soyutlama” kavramıyla baş başa bıraktılar bizi.Arkadaş yok böyle bişey yıllarca test çözdürülerek eğitilmiş,bütün müzik,resim,iş eğitimi,beden eğitimi derslerinde sınıf öğretmeni tarafından matematik işlenen bi öğrenci ne anlar soyuttan soyutlamaktan..:) neyse bize bi dolu ödevler veriyorlar harıl harıl çalışıyoruz falan.
Birliktelik kavramını soyut bi şekilde anlatın dediler.Ben ağaç ve liken birlikteliğini soyutladım.
Yeni gitmişiz oraya aileyle sürekli camda görüşüyoruz.Anneme ödevimi gösterdim camden.Bu ne bil bakalım diye sordum.Annem likene ejderha diyince anladım ki ben bu işi başarmışım (:P).Güya çizdiğimiz şey aslında o şeye benzemeyecekmiş ama aynı zamanda mesaj içerekmiş falan falan birsürü hikaye.Soyutlamakla bi dönemi geçirttiler bize.Oldukça karanlık ama şimdiki dönemleri düşündükçe de bir o kadar eğlenceli bir dönemmiş.Şimdi 3. dönemi bitirdik ve ben bazen “nerden geldim la ben bu okula?” diye kendime sormadan edemiyorum.Ama yinede sonuç ürünlerimi gördükçe diyorumki “İyiki gelmişim la bu içmimarlığa.. “ :)






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...