10.11.2012

ve saat 9'u 5 geçer...



Kasım soğuk... Ata düşünceli, beyaz elleri iki yanda, tavanda gözleri... masmavi... Gece uzadıkça uzar, savaşır gündüzle. Zaman ilk kez utanır geçmekten, şehir aşkını kaybetti kaybedecek.. Yanı başında kazanılmış bir Çanakkale, Edirne.. Ötesinde İzmir, koskoca Ege.. Sular titrer.. Marmara ağlamalı, Ege, Akdeniz, tüm yurt ağlamaklı.. Saat 9'u 5 geçer.. Susar tüm dünya.. Ata mutludur. Yüzünde inceden bir gülücük.. Gençlere emanettir.. 
İşte O gülücüğün adı Cumhuriyettir.


2.11.2012

Durum Bildirimi


Okulu astığım,evimin en sevdiğim koltuğunda ayaklarımı uzatıp keyfime baktığım bir gün bugün.Mevsim değişikliğinin bilumum olumsuzluklarından etkilenen bir insanım ne yazık ki.Uykudan uyanamadığım,sürekli yorgun hissettiğim,her gece ben hasta olacağım diye etrafımdakilere sızlandığım bir dönemden geçiyorum.Tüm bunların üstüne hayatımdaki yeni gelişmeler,beraberinde gelen koşturmaca,sürekli planlı yaşamaya çalışma halleri...Trabzon'a ilk geldiğim haftadan durum budur :) Ama her şeye rağmen hayat çok güzel değil mi?

27.10.2012

Kapı Deyip Geçmemek Gerek

"Kapı, bir mekana ya da bir taşıta girip çıkarken geçilen, mafsallı (menteşe düzeneği), sürgülü ya da elektronik aksama sahip açılıp kapanabilir levha ya da bölme açıklığıdır. Kapılar, yapıların içine girmeye veya yapı içindeki Oda|odalar arasında yer değiştirebilmeye olanak sağlayan, temelde tüm dünya kültürlerinde aynı biçimde kullanılan mimari ögelerdir."
Kapılar hakkında ansiklopedik bilgilere bakınırken bu cümle dikkatimi çekti.Aynı biçimde fakat binlerce farklı  kültürde,renkte,dokuda.
Hepsinin adında bin bir mekan bin bir hikaye...





26.10.2012

SONBAHAR...


Hiç bir zaman "yaz" insanı olamadım.Dışarıda soğuğu,içeride battaniyenin altında sıcağı,sahlebi,kat kat giyinmeyi,bordoyu,yağmuru hep diğerlerinden daha çok sevdim.Bir çok insana kasvet ve depresyonu hatırlatsa da benim için huzurun mevsimi sonbahar...
O moda blogu senin bu moda blogu benim gezerken sonbaharın "modasını" da çok sevdiğimi fark ettim ve sizlerle paylaşmak istedim.

 



22.10.2012

home inspiration


Uzuuunn çokk uzun bir aradan sonra blogu unutmadığımın bir işareti olarak hazırladım bu postu...
Sevgiler  :)




8.09.2012

SALT BEYOĞLU



 SALT’ların varlığından kimler haberdar öncelikle bu sorunun yanıtını bilmek isterdim.  2010 da kurulan Salt’ların ki Salt Galata ve Salt Beyoğlu’ndan bahsetmekteyim hiçbir kar amacı yoktur sadece kültür kuruluşlarıdır. Çeşitli sergilere, film gösterimlerine, söyleşilere, sunumlara ve atölye çalışmalarına ev sahipliği yapan bu kuruluş bence sanatı daha çok entelektüel kesime ait olmaktan çıkarıp halka indirgiyor.


 Salt Beyoğlu olarak hizmet veren yapı eskiden Siniossoglou Apartmanı olarak bilinmekteymiş, yapının alt katları ticari amaçlarla hizmet verirken üst katları konut olarak kullanılmaktaymış. Tarihi eser niteliği taşıyan bu bina HAN TÜMETTEKİN yürütücülüğünde yeniden işlevlendirilerek son halini almış. 


  Mekanda ahşabın kullanımıyla sanat galerilerindeki soğuk hava kırılmış. Gayet ferah rahat ve şık bir ortam salt Betoğlu’nda sizi karşılıyor. İçerisinde yer alan kitabevi bence istiklaldeki en iyi kitabevlerinden biri. Kitabevinde görsel sanatlara, mimarlığa, şehirciliğe ait kitaplar yoğunlukta. Üst katında yer alan bahçe sizleri sıcacık bir ortama çekmekte. Bahçedeki çiçeklerin, asılı kitapların arasında dilediğiniz gibi oturup sohbet edebiliyor hatta belki biraz uzanabiliyorsunuz. Sizlere Sant Beyoğlu’ndaki hayranlıklarımdan bahsederken Wc’leri atlamam olmaz. Dökme betondan yapılan WC’ler bir harika.



 Mükemmel bir arşiv barındıran Salt Beyoğlu sanat ve kültür alanında araştırma yapmak isteyecek birçok araştırmacıya ışık olacaktır. 


Mekanda sergilenen ürünlerle ziyaretçiler arasındaki mesafeleri belli etmek amacıyla minimal objeler kullanılması bence çok hoş bir fikir.


Tüm bu bilgilere ulaşmamda bana yardımcı olan wikipedia’ya ve fotoğrafla için Hatice Gökçe Coşkun’a teşekkürler..

                                                   Elif Rüya Y.

5.09.2012

Hayatı Güzelleştiren Detaylar : DESEN



Ruhu olan mekanları sevdiğimi daha önce söylemiştim sanırım.Bu yazımda da sizlere mekana ruh katan bir öge ile baş başa bırakacağım.Desen dünyasına adım atıyoruz bu gün. :)
Desen konusunu yaygın kullanım alanlarına göre kategoriledim (kategorilemediğim başlıklar da var tabi ki bu yüzden kimse bana kızmasın). Hazırsanız başlıklara gözatmaya başlayalım :)

İç mekanlarda sıcaklık yakalamanın ya da mekanda kontrastı sağlamanın  bir yolu da dozunu kaçırmayacak mekanın belli yerlerinde,duvarlarda,kolonlarda  yada mekanda kullandığımız tekstil ürünlerine,döşemelerde doku ve desenler kullanmaktan geçiyor.Herkesin yaklaşımı farklıdır tabiki ama ben bir mekanda tüm duvarlarda duvar kağıdı değil de sadece belli yerlerde odak noktası oluşturmak amacıyla kullanmayı seviyorum.
Mobilya konusunda desen kullanımı oturma elemanlarıyla sınırlı değil tabiki.Komodin,dresuar vb. mobilyalarda desen kullanılabiliyor ve çok farklı ve şık bir görünüm elde ediliyor.
Floral desenlerin kullanıldığı oturma elemanlarının bulunduğu ortamlar hep sevimli ve sıcak görünür.Oturma odalarınıza bahar havasını taşımanın yolu floral desenlerden geçiyor.Söylemedi demeyin:)

Moda ve tekstil dünyasında zaten desensiz olmuyor bildiğiniz gibi. :) Hayatı güzelleştiren detaylar demeyipte ne diyelim sorarım size:)

Ve tabiki mimari :) Aslında her birimizin penceresinden gördüğü manzara -iyi ya da kötü- bir desen ifade ediyor.Ve bunu yapı bazına indirgersek eğer mimari elemanlarda da desen kullanmak çok yaygın.Tarihi yer karoları,duvar çinileri hepsi birer desen oluşturuyor.Oturduğunuz yapının veya yaşadığınız çevrenin de bir ruhu var ve sizde bu desen dünyasının bir parçasısınız unutmayın:)


Görseller:pinterest'ten alıntıdır.Düzenleme,tasarım bana (Ecem Tosun) aittir.

Her Morning Elegance / Oren Lavie


Hayatımda gördüğüm en güzel stop motion...



2.09.2012

İkonik Sandalyeler


Herkese merhabalar :)  Bugün ki konumuz ikonik sandalyeler! Bu yazı dizisi beni hayli heyecanlandırdı.Görsel araştırdıkça iç sesim "hepsi benim olsun!" çığlıkları attı ki bazıları var ciddi ciddi göz koydum.Evimde mutlaka olmalılar :)

Bu sandalyelerin günümüzün tüketim toplumunda 70-80 yıl sonra bile hala stil ikonu olması mesleğime ve tasarım ruhuna duyduğum saygıyı bir kez daha arttırıyor.Onlara diğer insanların baktığı gibi
 "sandalye işte" boş vermişliğiyle değil sanat eseri gözüyle bakıyorum...


İlk olarak "Barcelona Chair" ile başlayalım.Bauhaus akımının en önemli isimlerinden Mies Van der Rohe tarafından tasarlanmıştır.Araştırırken aslında Barcelona Fuarı için geçici olarak tasarlandığını öğrendiğim Alman pavyonu (Barcelona Pavillion) ve içindeki objeler inanılmaz ses getirmiş ve tasarımlar bu güne kadar ulaşmıştır.Öğrendiğimde şaşırdığım bir bilgiyi daha sizinle paylaşmak istiyorum.Mies bu koltuğu Lily Reich ile birlikte tasarlamıştır(Ray-Charles Eames ikilisi gibi eş tasarımcı olarak bir dönem çalışıyorlar).Lily Reich'in bir çok tasarımda imzası vardır fakat Mies Van der Rohe hep bir adım önde olduğu için ismini duyuramamıştır.Eş tasarımcı olan Lily sonradan yerleştikleri Amerika'yı sevmediği için ülkesine dönmüştür(Sonrasında Almanya'da savaş çıkıyor,Lily amansız bir hastalığa yakalanıyor).Mies ise o gittikten sonra hiçbir mobilya üretememesinin sebebini Lily'nin yokluğuna bağlıyor...

-Barcelona Chair bence lüksün ve gücün simgesi gibi.Bulunduğu ortamı bir anda zenginleştirdiğini düşünüyorum-

"Eames Plastic Chair" eş tasarımcılar Ray-Charles Eames tarafından tasarlanmıştır.20. yy. da modern mimarinin baş göstermesi ile birlikte dönemin tasarımcıları yeni form ve malzeme arayışına gitmişlerdir.20 yy ortalarına gelindiğinde ise plastik o yıllara damgasını vuran bir malzeme haline gelmiştir.Alvar Alto'nun ahşap kalıplamalarından esinlenerek üzerinde çalıştıkları kalıplama fikrini bir adım ileri götürmüşler ve evde kendi kalıp makinalarını üretmişlerdir.Plastik ve kalıplama fikrini bir araya getirerek bu sandalyeyi tasarlamışlardır.Eames çifti malzeme,form,denge ve üretilebilirlik kavramlarının ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünerek tasarımlarına yön vermişlerdir.Bu tasarım anlayışı ve tasarladıkları ürünler onları dönemin en iyi tasarımcıları haline getirmiştir...

-Günümüzde yeni ve çevreci malzemelerle tekrar yorumlanan bu sandalyeye büyük bir hayranlık duyuyorum! Hayalini kurduğum evimin olmazsa olmazlarından-

Eames Lounge Chair de Ray-Charles Eames tarafından tasarlanmıştır.Bu sandalyenin tasarımı uzun yıllar sürmüştür.Form bellidir ancak malzeme konusunda bir türlü mükemmeliyete ulaşılamamıştır.(Araştırmalarımda genel olarak Eames çiftinin hep olmayanı -dönemin şartları nedeniyle- oldurmaya çalışmaları yüzünden  tasarımlarının uzun yıllar sürdüğünü öğrendim.Modern dönem için bile fazla modernlerdi ve hatta bu yüzden okuldan atılmışlardı.) Eames istediği kusursuz kıvrımları olan kalıplanmış kontrplak bir sandalyedir fakat malzeme buna uzun yıllar izin vermemiştir.Bir çok denemenin sonunda amaçlarına ulaşmış ve dünyanın ilk kalıplanmış kontrplak sandalyesini üretmişlerdir.Bence bu tasarım konforun ve sadeliğin simgesi.Ve hatta zerafetin...
Ve yine araştırırken;Eames Lounge Chair'in satışa sunulduğu ilk hafta bir tv programında Eames çifti tarafınan yapılan tanıtımı ile ilgili bir video buldum.Mutlaka izlenmeli!


"Ghost Chair" günümüzün önde gelen tasarımcılarından Phillippe Starck tarafından tasarlanmıştır.XVI. Louis döneminin yalın ve düz çizgili mobilyalarının formundan esinlenerek tasarladığı bu sandalyede şeffaf malzeme kullanarak kendi modern çizgisinin imzasını atmıştır.Ülkemizde olur olmaz yerlerde bu sandalyeyi görmek ve hatta çakmasını görmek (!) beni üzse de o bir "ghost chair" en nihayetinde :)
Son günlerle kürkle birlikte kullanımı oldukça revaçta.Örnekleri görmek için sizi buraya alalım.

Yine bir Philippe Starck tasarımı "Mademoiselle Chair".Formundan mıdır kumaşındaki deseninden midir bilinmez bu sandalye ile aşk yaşıyorum :) Tasarım hikayesi ile ilgili bilgiler bulmaya çalıştım fakat işe yarar bir bilgi bulamadım siz biliyorsanız bize bildirin olur mu? :)

Görseller ve metinler tamamıyla bana (Nuray GÜLDEN) aittir.Alıntı yaptığım siteler ile ilgili kaynak belirttim.

Sürç-i lisan eylediysem affola :) 




1.09.2012

Merhaba Eylül :)


Yeni olan her şey içinde az da olsa umut barındırır.Yeni bir mevsim kapımızda.Değişim zamanı,tam da değişimlere açık olma zamanı şimdi.
Her şeyin tam da hayal ettiğimiz gibi olduğu güzel günler geçirmemiz dileğiyle.Hoşgeldin eylül,hoşgeldin sonbahar :)

İskandinav Stili





 Bir mekan hayal edelim.Bembeyaz duvarları ve açık renk eski görünümlü yer döşemeleri olsun.Düşününce soğuk bir mekan geliyor gözümüzün önüne.Yerleştirdiğiniz donatılarla,donatılarda kullandığınız renklerle,şirin aydınlatma elemanlarıyla,dekoratif öğelerle mekana bir can veriyorsunuz.Bir de bakıyorsunuz mekan sizin ruhunuzu , size anlatıyor.Böyle bir ortamda yaşamak sizce de zevkli olmaz mı ?











 Minimal ve eklektik bir yaklaşımla oluşturulan bu mekanlarda dikkatimi çeken en önemli şeylerden biri de neredeyse her mekanda en az bir ikon tasarım bulunması :) En çok rastladığımız tasarımlar ise tabiki Eames sandalyeler.










 Açık aydınlık mekanları seviyorsanız,mobilyada minimalist bir tavrınız varsa ve yaşadığınız mekanın hayat damarlarının detaylardan geçtiğini düşünüyorsanız bu stil tam da size göre. :)



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...