21.01.2011

nerden geldim içmimarlığa

Küçükken Pazar günleri yayınlanan dekorasyon programlarıyla başladı maceram.Evdeki herkesle tartışırdım hayır bu kanal duracak bunu izleyeceğiz diye.Annemler de bir iki itirazdan sonra bırakırlardı kumandayı.O programları izlerken ne hayaller kurardım.. :D Çoğu zaman beğenmezdim.Ben yapsam şöyle yapsam daha güzel olurdu diye düşünürdüm.Ama yinede program bittiğinde insanların yaşadığı mutlulukla mutlu olurdum.Çocuklar yatak odalarına koşardı ya hani  oyuncaklarını ellerine alırlardı anneler elleri ağızlarında ağlamaklı olurlardı babalarda pek tepki olmazdı orda “çok mutluyuz iyi ki geldiniz hayatımızı değiştirdiniz” tarzında formalite konuşmaları hep onlar yapardı falan.Yazarken bile gülüyorum gözümün önüne gelen sahneye :D

Dekorasyon programlarının yanına zamanla dekorasyon dergileri eşlik etti.Elime alıp heyecanla eve koşuşturmamın heyecanını hala şuan bile duyumsayabiliyorum J Eve gelince kendime güzel bi köşe hazırlayıp sahlepimi de yanıma alırdım hatta belki yumuşak bi battaniye güzel de bir müzik..(filmlerde gördüğümüz huzur sahnesi vardır ya hani onlar gibi :D ) Dergiyi açmaya kıyamazdım jelatininden düzgünce çıkarırdım.Yavaş yavaş inceleyerek okurdum sayfalarını resimlerindeki her ayrıntıyı incelerdim.Ama bir sonraki sayfada ne var diye çok merak ederdim bi süre sonra bu meraktan yorulurdum hızlı hızlı geçerdim sayfaları.Sonra o sayfalara haksızlık yaptığımı düşünüp tekrar başa dönerdim.Dergi incelemem abartısız birkaç saatimi alırdı.Sonunda kendimi çok mutlu hissederdim.bi de kendi kendime havalara girerdim nedense kendimi diğer arkadaşlarımdan başka görürdüm bu alanda :))

Şimdi hatırladım bir de İpek ongunun bir kitabı vardı.kitapta bir genç kızın nasıl olması gerektiğini anlatıyordu makyajınızı şöyle yapın,ilk görüşmenize şöyle gidin,çatalı tabağın şu tarafına koymayın aman gibi.Orada genç kızın odasını küçük dokunuşlarla nasıl değiştirebileceğini de anlatırdı.Paranızı biriktirin istediğiniz renk boyayı alın bir gün anneniz eve yokken başlayın odanızı boyamaya.annenize eve gelince sürpriz olsun(hı hı annemde öyle diyodu zaten :D ) komodininize lavanta kılıfları koyun,ampulünüze kolonya sıkın odanız güzel olsun falan fistan bir sürü öneri.Nasıl heyecanla defalarca okumuştum o kitabı.Odayı boyamak dışında (cesaret isterrrr J ) diğer dediklerini uygulamıştım hoşuma giderdi öyle küçük detaylarla uğraşmak.Velhasıl bu kocaman paragraftan çıkarmamız gereken sonuç “o zamandan belliymiş canııımm bu kızın içmimar olacağı” :P
.....
Okuduğum lise gereği “hiçbir şey olmazsam öğretmen olurum” rahatlığıyla tüm lise hayatımı gülüp eğlenerek geçirdim.Öss senesinde de çok kastığım söylenemez açıkçası.Ve geldim içmimarlığa.Benim için asıl serüven başlamış oldu.Olmam gereken yerdeydim.Kendimle ve mesleğimle gurur duyuyordum (ki hala duyuyorum). İlk önce iç mimarlık nedir bunu anlattılar bize. Bir içmimarın dekorasyon yapmadığını,işinin tasarım olduğunu öğrettiler.Buraya kadar her şey güzeldi.Yavaş yavaş dersler başladı ve öğrencilik hayatımın hatta belki de tüm iş hayatımın en büyük sorunu varı yoğu “soyutlama” kavramıyla baş başa bıraktılar bizi.Arkadaş yok böyle bişey yıllarca test çözdürülerek eğitilmiş,bütün müzik,resim,iş eğitimi,beden eğitimi derslerinde sınıf öğretmeni tarafından matematik işlenen bi öğrenci ne anlar soyuttan soyutlamaktan..:) neyse bize bi dolu ödevler veriyorlar harıl harıl çalışıyoruz falan.
Birliktelik kavramını soyut bi şekilde anlatın dediler.Ben ağaç ve liken birlikteliğini soyutladım.
Yeni gitmişiz oraya aileyle sürekli camda görüşüyoruz.Anneme ödevimi gösterdim camden.Bu ne bil bakalım diye sordum.Annem likene ejderha diyince anladım ki ben bu işi başarmışım (:P).Güya çizdiğimiz şey aslında o şeye benzemeyecekmiş ama aynı zamanda mesaj içerekmiş falan falan birsürü hikaye.Soyutlamakla bi dönemi geçirttiler bize.Oldukça karanlık ama şimdiki dönemleri düşündükçe de bir o kadar eğlenceli bir dönemmiş.Şimdi 3. dönemi bitirdik ve ben bazen “nerden geldim la ben bu okula?” diye kendime sormadan edemiyorum.Ama yinede sonuç ürünlerimi gördükçe diyorumki “İyiki gelmişim la bu içmimarlığa.. “ :)






4 yorum:

  1. :)bölüm kısmına kadar benim çocukluğumda aynen böyle geçti gülümseyerek okudum yazını.Bence en iyisini yapmışsın. eski arkadaşlarım benim mimarlık okuduğumu sanıyor hala. O kadar çok söylemişim ki nasıl gidiyo mezun ol da iyi bir mimar ol diyorlar onlara da gülümsüyorum. Ama içim burkuluyor ne yalan söyleyeyim.Tek pişmanlığım bu heralde hayatta..zor bir bölüm olduğunu biliyordum hep ama inan istemediğim bir bölümde senelerini harcamak daha zor. ne güzel ki hayallerinin peşinden gitmişsin en azından:))
    sevgiler...umarım zorlu süreci bir an önce geçer iyi bir içmimar olursun:)

    YanıtlaSil
  2. gülden yazdıklarını okuyunca okuyunca çok duygulandıımmm :) Valla bende tercih döneminde annemle büyük savaşlar verdim gittim ondan habersiz tercih yaptım hatta.ve şansım varmış ki istediğim bölüm geldi.yaaa çokkk ama çok zorlanıyorum sayıyorum sövüyorum ama sonunda yine içmimarım diye böbürleniyorum kendi içimde bi hava bi tafra :D umarım sende çokk mutlu olursun gidiyo evrene senin için pozitiflerimmm sevgiler :)

    YanıtlaSil
  3. :)poziitifler için teşekkür ediyorum...kolay gelsin sana...blogu da sevdim paylaşın da biz de kıyısından köşesinden bakalım bakalım neler oluyormuş:)

    YanıtlaSil
  4. şuan 1buçuk yılımı bi çırpıda yazasım geldi o derece :) yolumuz çok uzun hep birlikte olmak dileğiyleee :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...